NUH YILMAZ

Ankara'ya yeni elçi Eylül'de mi?

Türk-Amerikan ilişkileri oldukça dinamik bir süreçten geçiyor. İki ülke ilişkilerinin stratejik ortaklıktan model ortaklığa geçişinin sancıları zaman zaman sorun, zaman zaman kriz, zaman zaman da karşılıklı destek şeklinde kendini gösteriyor. İran ve İsrail konusunda iki ülke arasında yaşanan fikir ayrılıklarına, bir de ABD'nin Ankara'ya atadığı büyükelçinin Senato tarafından onaylanmaması da eklendi. Bu konu önümüzdeki bir aylık süreç içerisinde sonuçlanmayı beklerken, ABD'nin elçisinin olmadığı bir ülke ile ilişkilerinde önemli sorunların ortaya çıkma potansiyeli de artmış oldu.
Model Ortaklık Ataması

Obama Yönetimi 2009 Ocak ayında iktidara geldiğinden beri kendi çalışacağı isimleri kabul ettirmekle meşgul. Yönetimin halen Senato onayı bekleyen bir çok ataması var. Bunun yanısıra Obama ilke olarak beraber çalışabileceği Cumhuriyetçi isimleri değiştirmek yerine, Bush Yönetimi'nden kalan deneyimli isimlerle çalışmaya devamı tercih etti. Bunun bir örneği Savunma Bakanı Robert Gates ise bir diğer önemli isim de Ekim 2008'de Bush tarafından atanan deneyimli büyükelçi Jim Jeffrey idi.
Ancak şu anda Irak'tan çekilme aşamasına gelen ABD güvenlik konularındaki tecrübesiyle öne çıkan Jeffrey'i bu ülkede değerlendirmek isterken, Türkiye'de ise model ortaklık çerçevesinde yeniden yapılanan Türk-Amerikan ilişkilerindeki siyasi, ekonomik ve kültürel çeşitliliği iyi kavrayacak, yönetime yakın bir ismi büyükelçi olarak görmek istedi. Bu noktada Obama Yönetimi'nin tercihi görev yaptığı ülkelerde yerel toplumla iyi ilişkiler geliştirmesi ve empati yeteneğiyle öne çıkan tecrübeli diplomat Frank Ricciardone oldu. Ancak Senato onayı gerektiren bu atama Kasım ayında emekli olması beklenen Cumhuriyetçi senatör Sam Brownback'in vetosuna takıldı. Peki bu takılmanın nedeni neydi?
Ricciardone'ye Neo-Con vetosu!

Ricciardone ABD Dışişleri'nde 34 yıldır görev yapan Türkçe'nin yanısıra bir çok dil bilen, Türkiye'yi oldukça yakından tanıyan deneyimli bir diplomat. Bugün yaşanan atanma krizin en önemli nedeni ise Ricciardone'nin tarzı. Bir diplomattan beklenmeyecek bir açıklıkla konuları tartışan, görüşünü ortaya koyan, çalıştığı ülkenin dinamiklerini anlamaya çalışan, bu ülkelerde sadece iktidar elitleri ile değil, toplumun tüm kesimleri ile ilişki sürdürmeye dönük bir tavrı var Ricciardone'nin.
Bu nedenle iki de büyük sorun yaşadı kariyerinde. Irak'ın işgali sırasında aralarında Kürtlerin de olduğu Irak'taki muhalif gruplarla ilişkileri geliştirmek, bu grupların desteklenmesini ve güçlendirilmesini sağlamakla görevliydi Ricciardone.
Bu dönemde neoconların merkezi American Enterprise Institute (AEI)'ün başkan yardımcısı olarak görev yapan, şu anda da Ricciardone'yi hedef alan saldırının fitilini ateşleyen Danielle Pletka'nın o zaman da ağır saldırısına uğramıştı. Pletka Irak'ta o zaman İran'la ilişkileri de açığa çıkan Ahmet Çelebi'yi öne çıkarmaya çalışıyor, buna itiraz eden Ricciardone'yi de neconlara hedef gösteriyordu. İkinci tartışmalı olay ise yine Ricciardone'nin görev yeri Mısır'la ilgili olarak gündeme geldi.
Mısır'da 2005-2008 yılları arasında, İkinci Bush Dönemi'nde büyükelçi olarak görev yapan Ricciardone, Bush Yönetimi'nin bu dönemdeki realist politikalarını takip ederek, azınlık gruplarının kimlik temelli siyasetlerini promosyon konusunda temkinli davrandı. Ortadoğu'ya "Özgürlük Ajandası" çerçevesinde bakan, gerekirse ülkelerin istikrarsızlaştırılması pahasına azınlıkların ve demokratik hareketlerin ABD çıkarlarına uygun şekilde desteklenmesini savunan neoconlar, bu dönemde Ricciardone'nin başta Mısır'daki Kıptiler olmak üzere, azınlıklar konusunda hassas davranmadığını söyleyerek tecrübeli diplomatı eleştirdiler. Şu anda da Ricciardone'ye asıl tepkinin bu kesimden gelmesi bu iki hesabın görülmek istenmesi ile ilişkili.
İsrail lobisi de destekliyor

Ricciardone'nin atanmasının engellenmesinin bir başka boyutu ile Türkiye ile ilişkili. Washington'daki İsrail sağ kanadına yakın lobinin neoconlarla neredeyse ayrılmaz bir ikili olduğu malum. Bu konuda da iki grubun çıkarları tamamen örtüşüyor. Geçtiğimiz dönemde gerilen ve yardım gemileri ile krize dönüşen Türkiye-İsrail ilişkilerinden sonra bu iki grup Türkiye'yi cezalandırma, Türkiye'ye güçleri yettiğince ders verme peşinde. Yönetimde azalan güçlerini Kongre üzerinden telafi etmeye çalışan bu grup, Ricciardone ile önceden kalan hesaplarını kapatma, aynı zamanda da Türkiye'ye "ders verme" gayretine giriştiler. Pletka'nın başlattığı neocon kampanasına lobinin gücü de eklenince Senato'da şu anki durum ortaya çıkmış oldu. Ancak tam bu tavır Washington'da tepkiyle karşılandı. Parlak kariyeri olan bir diplomatın eskiden kalan kin hesapları ve üçüncü ülkelerin çıkarları çerçevesinde engellemeye çalışılması ABD'nin politikalarını olumsuz etkilediğinden, bu yönde bir itiraz da yükses sele dillendirilir oldu.
Eylül'de atanabilir
Tüm bu dengeler gözönüne alındığında, ABD'nin Türkiye'de büyükelçisiz kalması böylesine kritik bir dönemde ABD açısından kabul edilebilir değil. Türk-Amerikan ilişkilerinin model ortaklık çerçevesinde yeniden yapılanan dinamik ve kritik yapısı, ABD'nin Irak'tan çekilme takvimi, ABD'nin Suriye ve Lübnan'da ilişkileri yeniden ele alma çabası, İran'la ilişkiler konusunda yaşanan iletişim kazaları nedeniyle Ankara'da inisiyatif sahibi bir diplomata acilen ihtiyacı var Washington'ın.
Bu noktada her ne kadar Beyaz Saray'ın formel olarak atamadaki engellemeyi kaldırma yetkisi olmasa da, Senato'daki engelleme kısa sürede ABD çıkarlarına zarar verir hale gelecek, bu da Beyaz Saray'ı da harekete geçirecektir. Atamanın engellenmesi ile Neocon-Lobi ittifakının istediğini gerçekleştirmiş, gücünü hissetirmiş oldu. Bu nedenle bu grup da artık itiraza devam etmemesi bekleneblir.
Bu yüzden Ricciardone atamasının Kongre'nin açıldığı 10 Eylül tarihini takiben kısa süre içinde yeniden gündeme gelmesini, Eylül ayı çıkmadan atamanın onaylanmasını beklemek de gerçekçi olacaktır.

ATV Washington Temsilcisi / SETA Washington Direktörü

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.